25 Ocak 2011 Salı

Çocukluğumuzdan hayal meyal hatırladığımız italyan şarkıcı: Raffella Carra

Bizim kuşağın en iyi bildiği ve bir yandan da aslında kimdir nedir hiç bir fikri olmadığı italyanların en ünlü show womanı Raffella Carra geçenlerde bir klibiyle gündemime düştü. Kişisel gündemime. Ben bu kadını çok iyi tanıyorum, her hareketi tanıdık, sesi, gülüşü dansı yürüyüşü ama fakat bu kadın aslında kimdir, gerçekten hakkında bir bilgimiz var mıdır, çalar söyler güler danseder tamam da o yıllarda magazin zayıfmış zaar, tek bir veri yok sepette.

Çocukken sınırlı tv seyirlerimizde tek geçerliliğini ve sürekliliğini korumuş ‘yabancı’ mız, biricik –neredeyse milli- tatlı sarışınımız, Türk milletinin ilk yakın bildiği uzaklık.

Hakkında gugıl mugıl dolanıyorum, kuru biyografiler dışında bilgiler tatsızlık derecesinde sınırlı. Aynı italyancam gibi. Hakkında yapılmış programlar var italyanca bıdı bıdı anlatan ama anlamıyorum. Ne yazıcam ben Rafaella hakkında? Yalnızca onu yazmak istiyorum bir yandan da.

1943 Bologna doğumlu kendisi. Gerçek adı Raffaella Roberta Pelloni. Show ismi Carra. Ne isim bulmuşlar ama! Benim Raffaellam, Ferrari gibi kadın.

1960 yılında da National Film School’dan mezun olmuş. Gerisi yaptığı showlar, tv programları, hit şarkılar ve İtalya, İspanya ve Güney Amerika’da had safhada meşhur olmuş olması. Türkiye’yi saymamışlar bile. Ben ve jenersayonum istatistiğe giremeyecek kadar tıfıl bulunmuşuz haliyle. Aşk hayatına dair tek veri de Sergio Japino adlı beyle 20 yıllık bir beraberlik. Halen beraber tatillere gidiyorlarmış. Budur, bulup bulunabilecek veriler.

Halen beraber tatillere gidiyorlarmış’a takıldı kafam. Evlenmemiş Raffi. Ona da bu yakışır. Çocuk mocuk da yok. Raffi zaten anne olmak için değil Ferrari gibi kadın olmak için doğmuş besbelli. Meğer ne kadar güzelmiş. O çocuk kafamızla anlamadık ama her ekranda gördüğümüzde de bakakalmayı bildik hep. Bu büyük yaşımda bakıyorum da Raffi yaşlanmamış, yaş almış yalnızca yıllar geçtikçe. Ne bitmez tükenmez enerjisinde bir azalma olmuş, ne de o açık ifadeli, tatlı yüzü eskimiş.

İspanyol paça pantalon dedin mi orda duracaksın. Raffi ispanyol paçadan başka pantolon tanımazdı. O koca paçaları savura savura sahneye gelir, üstünde illa ki şıkırtılı bir şeyler olur, sarı renkli gür ve fönlü saçlarıyla ortalığa iki figürü savurduğu gibi sahneyi kaplar size bir oh dedirtirdi. Artık ondan sonra başka bir şeye bakmak mümkünsüzdü. Ses kalitesine gelince dolu dolu, kadın kadın, geniş, rahat bir ses. Yırtınmazdı Raffi şarkı söylerken. Sesi doğal olarak ortamları kaplardı, bağırmadan çığırmadan. Çok da tipik bir ses. Kendine has bir dolgunluğu var. Aynı vücüdu gibi. Dolgun bir vücut ama tek gram fazlalık yok. Hatta çok gençlik zamanı kliplerinde incecik. Bacaklarıyla az aile erkeğini bozmamıştır. Öyle upuzun incecik bacaklardan değil. Baldırlar dolgun bacak türü. Kahkül var bir de en Raffaella özellik. Bazen bir miğferi andıran bazen ortadan ikiye ayrılmış yanlara kıvrılarak fönlenmiş kahkül. Saç rengi 70’lerin sarısı, altın tonunda. Röfle möfle yok. yekpare altın. Kocaman gözler, neşeli ve kadınsı bakan. Tam bir idol. Zaten de biz çocuk halimizle istatistiklere giremedik ama kendisi gay popülasyonunun idolu olmuş tabii, şimdi öğreniyoruz. Hatta diğer gay idolu Gloria Gaynor’la bir düeti var ki kendisi Gloria’yı ister istemez arka planda bırakmiş. Tabiri caizse ezmiş geçmiş yumuşacık, had safhada doğal güçlü enerjisiyle.

Tarzı da showu da çok taklit edildi, Ajda şarkılarını türkçe yorumladı. Raffi her daim orjinal oldu. Bu az buz şey değil. Bir döneme damga vurmaksa buyrun burdan yakın.

Onu seyretmek, şimdi, bu yaştaki bu kafamla seyretmek kalbimi yakalıyor, içime nostaljinin melankolinin her türlü insanı gülümsetirken gözlerini dolduran hissin gümbür gümbür dolmasına sebep oluyor. Çocukluğuma, 70’li yıllara ait renklere, kumaşlara, seslere dair ne varsa hepsi şimdi ve burda taptaze oluveriyor. Orhan Pamuk Kara Kitap’ın bir bölümünde 70’lere ait mankenleri anlatır. Vitrinlere konan cansız mankenleri. Yıllarla birlikte o mankenlerin bedenlerinin, yüzlerinin de şekil değiştirdiğini, ifade değiştirdiğini zamana uyumlu hale gelerek eskimeye başlayan estetikten yavaş yavaş uzaklaştığını anlatır. Ne de güzel anlatır hatta. İnsan anılara, hüzünlere gark olur.

İşte Rafaella da her şeyiyle, yürüyüşünden dansına, bakışından gülümsemesine o yılların posteri gibi. Bizlerin çocukluk, ilk gençlik yıllarımıza ait en naif hallerimizin resmi o. Onu seyretmek kendinin bir yanını seyretmekle aynı. Geçmiş dediğimiz şeyin hiç bir yere geçmediğini, taptaze, her an an bir öpücükle uyanmaya hazır bir prenses gibi ormanın derinliklerinde uyuduğunu hatırlatan. O öpücük Rafaella’nın öpücüğü.

Raffaella halen İtalya’da yaşıyor.
Ben halen A far L’amore Comincia Tu ile dansediyorum.



Petek Erim
Hillsider Bahar 2011 sayısı için

Ocak 2011

1 yorum:

  1. Tebrikler güzel anlatmışsınız bir çok şeyleri beraber yaşamışız:)Ahhhh ahhh rafell:)

    YanıtlaSil